Tüp Mide (Sleeve Gastrektomi) Ameliyatı Nedir?
Tüp mide ameliyatı (Sleeve Gastrektomi), midenin cerrahi bir işlemle bir tüp (boru) şeklinde dönüştürülmesini içeren bir operasyondur. Sindirim sistemi incelendiğinde, bu sistemin hemen hemen tüm organlarının boru şeklinde olduğu görülür. Yemek borusu ve bağırsaklar gibi birçok organ ince uzun borular şeklindedir.
İçindekiler
Ancak mide, gıda alımını ve depolamayı kolaylaştırmak için genellikle kese şeklinde bulunur. Tüp mide ameliyatı, midenin büyük bir kısmının kalıcı olarak çıkarılarak yemek borusu ve bağırsaklarla entegre bir sistem haline getirilmesini içerir. Bu işlem sırasında mideye herhangi bir tüp veya yabancı cisim yerleştirilmez. Midenin bu yeni şekli, tüp mide ameliyatının adını aldığı tüp şekline benzerlik gösterir.
Tüp mide ameliyatının etkisi sadece midenin hacminin küçültülmesi ile sınırlı değildir. Mide küçültülüp tüp şekline getirilirken, mide tarafından salgılanan açlık hormonunun üzerinde önemli bir etkisi vardır. Bu etki sonucunda yeme isteği azalır ve beyin açlık hissini daha az algılar. Yani tüp mide ameliyatı, sadece fiziksel etki değil aynı zamanda hormonal etki de yaratır.
Bilimsel verilere dayanarak şunu söyleyebiliriz: Tüp mide ameliyatı, obezite ve kilo kontrolü konularında etkili bir tedavi seçeneğidir. Midenin küçültülmesi, yemek alımını sınırlar ve kilo kaybını teşvik eder. Ayrıca, açlık hormonunun düzeltilmesi, yeme isteğini azaltır ve uzun vadeli kilo kontrolünü destekler. Bu nedenle tüp mide ameliyatı, obezite hastaları için hem fizyolojik hem de hormonal açıdan mantıklı bir seçenektir.
Kapalı (Laparoskopik) Tüp Mide Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Tüp mide ameliyatı laparoskopik (kapalı) teknikle uygulanır. Bu işlem her biri yaklaşık 1 cm olan 4-5 adet minik kesiyle yapılır. Klasik açık ameliyatlardaki gibi büyük bir kesi gerekmez. Önce karın içi boşluk vücuda zararsız bir gazla şişirilir.
Karın duvarı altında oluşan boşluğa ince uzun çubuk biçiminde bir kamera gönderilerek görüntü televizyon monitörüne yansıtılır. Cerrah çubuk şeklindeki cerrahi el aletlerini kullanarak işlemleri televizyon ekranından izleyerek ameliyat yapar.
Laparoskopik tüp mide ameliyatında midenin büyük bir kısmı çıkartılır. Önce midenin geniş sol kenarı çevre doku ve organlardan elektrikli mühürleme ve kesme cihazları (ligasure) kullanılarak serbestleştirilir.
12 mm çapında (38F) bir boru (kalibrasyon tüpü) ağızdan mideye gönderilir ve mide sağ kenarına yaslanacak şekilde yerleştirilir. Borunun kılavuzluğunda, midenin sağ kenarı boyunca kalacak 2-3 cm çapında bir tüp oluşturulacak şekilde mide dikine planda ikiye ayrılır. Midenin solda serbest bir balon halinde kalan büyük kısmı çıkartılır ve mide küçültme ameliyatı tamamlanmış olur.
Ayırma işleminde stapler adı verilen eş zamanlı olarak otomatik olarak zımbalama ardından kesme yapan cerrahi aletler kullanılır. Stapler belli bir hat boyunca uzunlamasına 6 sıra halinde çok sayıda minik zımbalar koyan ve hemen ardından o hattı 3 sıra bir tarafta 3 sıra diğer tarafta olacak şekilde uzunlamasına ikiye bölen cihazlardır.
Ayırma işlemi bittikten sonra geride kalan tüp şeklindeki midenin zımba hattında kaçak-sızma olup-olmadığı boyalı serum ve basınçla kontrol edilir. Son olarak zımba hattı kanama kontrolü metal klipslerle yapılır. Ameliyathane geçirilen süre; yarım saat hazırlık, bir saat işlem süresi, yarım saat uyandırma aşaması olmak üzere yaklaşık iki saat kadardır.
Tüp mide ameliyatı -teknik problemler olması veya açık müdahalenin şart olduğu komplikasyonlar meydana gelmesi gibi- çok nadir haller dışında kapalı ameliyat tekniği olan laparoskopik yöntemle yapılır.
Laparoskopik ameliyatın birçok avantajı vardır. Bunlar; ağrının az olması, enfeksiyon ve fıtık gelişme riskinin az olması, ameliyat sonrası iyileşmenin çabuk olması ve bunlara bağlı olarak hastanede yatış süresinin kısa olmasıdır.
Tüp Mide Ameliyatı Hangi Hastalar İçin Uygundur?
Günümüzde tüp mide ameliyatı, morbid obeziteye sahip hastalar arasında en sık tercih edilen cerrahi yöntemlerden biridir. Klasik metabolik cerrahi ameliyatlar veya mide bypass ameliyatları kadar etkili olmasa da, Tip 2 diyabeti düzeltebilme konusunda da olumlu sonuçlar elde edilmiştir.
Ancak kontrol altına alınamayan diyabet veya ileri derecede reflü sorunu yaşayan obezite hastaları için tüp mide ameliyatı yerine mide bypass ameliyatı önerilmektedir. Bu tür hastalarda, obeziteden ziyade diyabet tedavi hedefi ise daha etkili yöntemlerin olduğu söylenebilir.
Ayrıca, tüp mide ameliyatı sonrasında ilerleyen dönemlerde, ameliyatı başka bir seçenekle değiştirme olasılığı vardır. Tüp mideyi mide bypassı veya Duodenal Switch gibi metabolik cerrahi yöntemlerine dönüştürmek, ikinci bir cerrahi işlemle daha kolay bir şekilde gerçekleştirilebilir.
Bu nedenle tüp mide ameliyatı, belirli hastalar için uygun bir başlangıç noktası olabilir ve ihtiyaca göre daha fazla cerrahi tedavi seçeneğine geçiş yapılabilir.
Tüp Mide (Sleeve Gastrektomi) Ameliyatı İçin Uygun Kilo Aralığı
Tüp mide ameliyatı gibi obezite cerrahi işlemlerine karar verirken fazla kilo değil, vücut kitle indeksi (VKİ) hesaplamaları kullanmak daha doğru bir yaklaşımdır. VKİ, hastanın kilosunun boyunun karesine bölünmesiyle hesaplanır. Elde edilen sonuca göre VKİ, belirli aralıklarda gruplandırılır.
• VKİ 18-25 aralığındaysa, vücut kitle indeksi normal kabul edilir.
• VKİ 25-30 aralığındaysa, kişi fazla kilolu olarak sınıflandırılır.
• VKİ 30 ve üzerindeyse, kişi obez olarak kabul edilir.
Ancak her obezite hastası, tüp mide veya diğer obezite cerrahi ameliyatlar için uygun olmayabilir. Özellikle vücut kitle indeksi 35 ve üzerinde olan ve obeziteye bağlı rahatsızlıklar yaşayan hastalar, tüp mide ameliyatı için uygun adaylardır. Ayrıca, vücut kitle indeksi 40 ve üzerinde olan hastalar, herhangi bir obeziteye bağlı hastalık olmasa bile tüp mide ve diğer obezite cerrahi işlemler için uygun kabul edilirler.
Bu kuralların dışında, kontrolden çıkmış diyabet durumu da dikkate alınmalıdır. Eğer hastanın diyabeti tüm diyet ve ilaç tedavilerine rağmen kontrol altına alınamıyorsa, vücut kitle indeksi 30-35 aralığında olsa bile metabolik cerrahi için uygun kabul edilebilir.
Bu nedenle, tüp mide ameliyatı veya diğer obezite cerrahi seçeneklerinin uygunluğu, VKİ ve hastanın özel durumuna göre dikkatlice değerlendirilmelidir. Bu tür kararlar, bir sağlık profesyonelinin rehberliği ve değerlendirmesi altında alınmalıdır.
Tüp Mide Ameliyatının (Sleeve Gastrektomi) Avantajları
Tüp mide ameliyatının avantajları iki ayrı grup içinde değerlendirilebilir:
• Ameliyat Olmamaya Göre Avantajları:
Obezite cerrahisi, diğer tedavi yöntemlerine kıyasla daha etkili sonuçlar verir. Hiçbir ilaç, diyet veya egzersiz programı, obezite cerrahisi kadar başarılı bir şekilde obezitenin tedavisine yardımcı olamaz.
Tüp mide ameliyatı ve diğer obezite cerrahi teknikleri, genellikle diğer yöntemlerden daha iyi sonuçlar elde etme eğilimindedir.
• Diğer Cerrahi Yöntemlere Göre Avantajları:
Tüp mide ameliyatı, daha eski ve eksik uygulamalara kıyasla daha etkilidir. Günümüzde, tüp mide ve diğer obezite cerrahi yöntemlerinin gelişmesiyle, kelepçe gibi eski yöntemler çok az kullanılmaktadır.
Tüp mide ameliyatı, normal besin alımının sindirim sistemi üzerinde minimal etkisi olan doğal bir yol izler. Besinler, yemek borusu, mide ve bağırsakların doğal sıralamasına uygun bir şekilde hareket eder, bu nedenle insan anatomisi ve sindirim sisteminin doğal işleyişine daha uygundur.
Cerrahi teknik açısından kolay ve hızlı bir ameliyattır. Hızlıca gerçekleştirilebilir, anestezi süresi kısa olur ve anestezi ile ilgili riskler daha azdır.
Tüp mide ameliyatı, dünya genelinde obezite cerrahisinde en çok tercih edilen yöntemdir.
Tüp mide ameliyatı, bir dizi avantajı bir araya getirerek obezite ve kilo kontrolü sorunları yaşayan hastalar için etkili bir tedavi seçeneği sunar. Ancak ameliyat öncesi ve sonrası dikkatli bir değerlendirme ve takip gerektirir, bu nedenle bu tür kararlar uzman sağlık profesyonelleri tarafından verilmelidir.
Tüp Mide (Sleeve Gastrektomi) Ameliyatının Riskleri
Tüp mide ameliyatı riskleri genellikle üç ana kategoride değerlendirilebilir:
• Obez Hastaların Ameliyat Olma Riskleri:
Obez hastaların ameliyatlarında kalp sorunları, akciğer problemleri, emboli (damar tıkanıklığı sonucu atma), akciğer sönmesi, böbrek yetmezliği veya kas kaybı gibi riskler bulunabilir. Bu riskler sadece tüp mide ameliyatı için değil, obeziteye sahip bireylerin herhangi bir cerrahi işlemi sırasında geçerli olabilir.
• Genel Cerrahi Komplikasyonları:
Tüp mide ameliyatı da dahil olmak üzere, cerrahi işlemlerde tüm hastalar için kanama, kaçak, enfeksiyon gibi riskler bulunmaktadır. Bu riskler, tüp mide ameliyatı geçiren hastalar için de düşük oranlarda olabilse de göz önünde bulundurulmalıdır.
• Tüp Mide Ameliyatının Kendisine Ait Riskler:
Tüp mide ameliyatının ardından, bazı özel riskler mevcut olabilir:
İleri evrede reflü sorunu oluşabilir: Mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçışı sonucu asit reflüsü gibi sorunlar yaşanabilir.
Mide genişleyebilir:
Tüp şeklindeki mide, zamanla genişleyebilir, bu da kilo alımına yol açabilir.
Mide boşalma güçlüğü:
Tüp mide ameliyatı sonrasında, mide boşaltma sürecinde zorluk yaşanabilir ve hastada şişkinlik, bulantı veya kusma gibi sorunlar olabilir.
Erken dönemde kaçak problemi:
Ameliyat sonrası dikiş veya bağlantılarda sızıntı olabilme riski vardır.
Mide kanaması veya karın içi kanama riski:
Ameliyat sırasında veya sonrasında mide veya karın içi kanamalar yaşanabilir.
Tüp mide ameliyatı ciddi bir prosedürdür ve potansiyel riskleri bulunmaktadır. Ameliyat öncesi ve sonrası dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir ve bu risklerle başa çıkmak için uzman sağlık profesyonelleri tarafından yönlendirilmelidir.
Tüp Mide Ameliyatı (Sleeve Gastrektomi) Sonrası Mide Büyüyebilir mi?
Tüp mide ameliyatından sonra midenin bir miktar büyümesi doğal bir süreçtir. Ancak mide hacminin aşırı büyümesi, verilen kiloların geri alınmasına yol açabilir. Midenin eski hacmine dönmesine gerek olmamakla birlikte, ameliyat sonrası doğru beslenme kurallarına uyulmaması ve yaşam tarzının düzeltilmemesi mide büyümesine neden olabilir.
Bu nedenle, tüp mide ameliyatı sonrasında uyulması gereken beslenme kurallarına dikkat etmek önemlidir. En önemli beslenme hatası, gazlı içeceklerin tüketilmesi ve katı ve sıvı yiyeceklerin aynı anda alınmasıdır. Bu tür hatalar, midenin büyümesine zemin hazırlayabilir ve kilo kontrolünün zorlaşmasına neden olabilir. Tüp mide ameliyatı sonrası başarılı bir sonuç elde etmek için uygun beslenme ve yaşam tarzı alışkanlıklarını sürdürmek önemlidir.
Obezite tedavisinde tercih ettiğiniz yöntem hangisi olurdu?
Robotik Yöntem
Laparoskopik Yöntem
Tüp Mide Ameliyatı ile Gastrik Bypass (Mide Baypası) Arasındaki Farklar
Tüp Mide Ameliyatı ve Gastrik Bypass ameliyatı, obezite ve kilo kontrolü tedavilerinde kullanılan iki farklı cerrahi yaklaşımdır. İşte bu iki ameliyat arasındaki temel farklar:
• Mide Hacmi Küçültme İşlemi:
Tüp mide ameliyatında mide, uzunlamasına bir tüp şeklinde dönüştürülür, böylece mide hacmi küçülür. Bu sayede kişi daha az yemek yeme kapasitesine sahip olur.
Gastrik Bypass (Mide Bypass) ameliyatında ise mideden 30-40 ML hacme sahip "gastrik poş" denilen bir kese oluşturulur. Asıl büyük mide karın içerisinde kalmakta ancak bu kalan mideye artık gıda girmemektedir. İnce bağırsak gastrik poşun alt kısmına bağlanır. Bu nedenle yiyeceklerin bir kısmı ince bağırsağın bir kısmını atlayarak doğrudan ilerler. Bu işlem sindirim sürecini değiştirir.
• Sindirim Yolları:
Tüp mide ameliyatında yiyecekler, yemek borusundan mideye ve ardından bağırsağa doğru normal bir şekilde ilerler. Sindirim yolları büyük ölçüde değişmez.
Gastrik Bypass ameliyatında ise mide küçüldüğü için gıda alımı azalmakta ve yiyeceklerin önemli bir kısmı emilmeden dışkı ile atılır.
• Kilo Kaybı ve Diyabet Etkisi:
Her iki ameliyat da obezite ve kilo kontrolü konusunda başarılı sonuçlar verir. Ancak Tip 2 diyabet konusunda Gastrik Bypass ameliyatının daha etkili olduğu bilinmektedir. Gastrik Bypass, diyabet semptomlarının düzeltilmesinde tüp mide ameliyatına kıyasla daha fazla başarı sağlayabilir.
Mide reflü sorunu olan hastalarda Gastrik Bypass operasyonları daha iyi sonuçlar verebilir, çünkü mide asidi yemek borusuna geri kaçma riski daha düşüktür.
Her iki ameliyatın avantajları ve riskleri vardır, ve hangi ameliyatın tercih edilmesi gerektiği hastanın özel durumuna ve ihtiyaçlarına bağlıdır.
Bu nedenle, ameliyat seçeneğini belirleme süreci, uzman bir sağlık profesyoneli tarafından dikkatle yönlendirilmelidir.